Yaşadığımız çağ tüketim üzerine kurulmuş. Büyük bir hızla ve hiç durmadan tüketiyoruz. Aslında değişimin değişmezliğinden yola çıkarak sürekli bir tüketim içerisinde olmamız çok da yadırganacak bir durum değil. Sonuçta eskiyenin yerine yeninin gelmesi doğanın kanunu bir yerde. Ama günümüz insanının tüketim potansiyeli sıklıkla zikrettiğimiz üzere bir çılgınlığa dönmüş durumda. Tüketimimizi belirleyen temel unsur gereksinimlerimiz değil artık. Çoğunlukla ya modası geçtiği gerekçesiyle ya da reklamlarının albenisine kapılarak yeni şeyler alıyor, tüketiyoruz.
Bu durumun mevcut ekonomiyi canlandırdığını varsayarak avutabiliriz kendimizi ama iş aslında o kadar basit değil. Bu tüketme ve sürekli daha yenisine sahip olma hırsı, parasıyla bütün maddi hazları satın alabileceğini zanneden insanoğlunun manevi dünyasında da kara delikler oluşturuyor. Maddi dünyanın doğal bir davranış haline dönüştürdüğü kontrolden çıkmış tüketiciliğimiz, manevi dünyamıza da sıçrıyor bir zaman sonra ve insana-insanlığa dair var ettiğimiz bütün erdemleri de birer tüketim maddesi olarak görüp harcamaya başlıyoruz sonunda. İnsanı insan yapan sadakat, hoşgörü, yardımlaşma vs. gibi güzel değerlerin zamanla yok oluyor olmasının bir açıklaması olması gerekir değil mi. Bunların çağın insanı için nostaljik birer duygudan ibaret kalmasında bu tüketim sapkınlığının payı olduğu aşikar. Manevi değerler maalesef maddi değerler gibi tekrar üretilemediğinden tüketildikçe azalıyor ve yenilenemiyor da.
“11’e 10 Kala” adlı filmi izlerken aklıma hep bunlara benzer düşünceler üşüştü. Filmin ana kahramanı olan Mithat Esmer tutkulu bir koleksiyoncu. İnsana dair ne varsa toplayan ve topladıklarıyla zamanı donduran bir gönül adamı kendisi. Tüketmeyi değil; saklamayı, biriktirmeyi kutsayan bir eski zaman insanı Mithat Esmer. Filmde de bizzat kendisini oynuyor. Filmin yönetmeni Pelin Esmer amcasının hayatından esinlenerek kurmaca bir senaryo çıkarmış ortaya. Senaryo kurmaca olmasına kurmaca ama karakterler sahici senaryoya ilham veren hayat sahici bu yüzden amcası Mithat Esmer karakterini bizzat yine amcasına oynatmış ve çok da iyi yapmış. Çünkü 83 yaşındaki Mithat amca o kadar doğal ki filmi bir belgesel tadında izliyorsunuz zaman zaman. Mithat Esmer’e Kapıcı Ali rolünde Nejat İşler eşlik ediyor. Film de zaten bu iki karakterin arasındaki ilişki üzerinden yürüyor. İnsanların sadece daha fazla para, daha fazla konfor peşinde koştuğu, tüketimin inanılmaz boyutlara eriştiği bir zamanda nesli tükenmiş bir insan olarak yaşam savaşı veriyor Mithat Bey. Bu savaşı sırasında çevresindeki insanların ahmaklıklarına, insafsızlıklarına ve riyakarlıklarına karşı mücadele ediyor. Koca ömrü boyunca biriktirdiği onca materyalle birlikte tarihi koklayarak yaşıyor kendi dünyasında. Bir süre sonra o dünyaya Ali’yi de çekiyor. Bu iki zıt karakterin hikayesi beklenmedik bir sonla bitiyor(Orasını söylemeyelim, izlemek isteyenler olabilir.)
“11’e 10 Kala” mutlaka izlenmesi gereken bir film. Yönetimiyle, senaryosuyla, diyaloglarıyla ve en önemlisi düşündürdükleriyle muazzam bir sinema deneyimi. Lakin tüketim maddesi olarak çok rağbet görmeyeceğinden dolayı(!) festivaller ve birkaç sinema salonu dışında bu film gösterilmedi ve gösterimden de çoktan kalktı. Ben de sinemada izleme fırsatını bulamamıştım. CD’den izledim, DVD’si de çıkmış olsak gerek piyasaya. Türk televizyonlarında bu filmi izleme şansı bulur muyuz o da biraz şüpheli. Ama bu film aklınızın bir köşesinde bulunsun. Bir şekilde izleme fırsatı elinize geçerse sakın kaçırmayın.
filmle ilgili bilgilere göz atıp fragmanını da izleyebilmek için şuraya tıklayabilirsiniz
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
keyifle izlediğim bir filmdi. Aksiyon yoktu filmde ama insanda bir merak uyandıran türdendi.Tekrar hatırlattığın için teşekkürler
YanıtlaSilFilmi izlemedim ama bir merak uyandırdın.Teşekkürler Gorki.
YanıtlaSilben teşekkür ederim güzel insanlar..
YanıtlaSil