Gündem böylesine can sıkıcı ve moral bozucuyken spor yazısı yazmak pek de hoş değil galiba ama elimizde bize moral verecek çok şey yok zaten. Geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak güzel şeyler olmuyor maalesef. Gündemle ilgili şeyler yazmayalı epeyce oldu. Şimdilik gündemle ilgili yazasım da gelmiyor, her şey o kadar anlamsız ve karmaşık ki neresinden tutsan elinde kalıyor. Bu yüzden Dünya Kupasının hatırına spor yazıları yazmaya devam edeyim en iyisi.
Dün maç yazısı yoktu. Zira üç maçtan ikisini kaçırmıştım. İzlediğim tek maç olan Danimarka-Kamerun’la ilgili de söyleyecek çok sözüm yok. Aslında üstüne çok şey yazılabilecek bir maçtı. Şampiyonanın şu ana kadar ki en heyecanlı maçlarından birine tanık olduk. Bol pozisyonlu bir maç oldu. Maçla ilgili söyleyecek iki şeyim var. Son maçlar oynanmadan havlu atan ilk takım oldukları için Kamerun’a teessüf ediyorum. Nerede o eski Kamerun. İkincisi de bir tebrik. O da Dennis Rommedahl’e. Kahraman Türk basınının her sezon üç büyüklerimizden birine getirmek için çok uğraştığı ama başaramadığı bu Danimarkalı adam dün gece şahane işler yaptı. Helal olsun kendisine.
Bugünkü iki zevksiz maç için de söylenecek çok şey yok. İtalya şaşırtmamaya, Yeni Zelanda şaşırtmaya devam ediyor. Bir helal olsun da onlara gönderelim. Paraguay, güzel futbol oynuyor. Dortmundlu Lucas Barrios şahane oynadı ayrıca. Bir sürpriz yapsalar da şampiyon olsalar ya. Bence olmayacak iş değil. Futbol denen oyunda dengeler değişti artık. Kağıt üstünde favori olmak kazandırmıyor kimseye. Çok çalışan, doğru işler yapan tüm takımlar başarıya ulaşabiliyor. Türkiye’de Bursa’nın, Hollanda’da Alkmaar ve Twente’nin, Almanya’da Wolfsburg’un şampiyonlukları bu durumun ciddi örnekleri. Bu yüzden bir Paraguay, Uruguay, Meksika ya da İsviçre niçin şampiyon olamasın ki…!!
( Paraguaylı futbolcuların şampiyonluk için koştuklarını hayal etmek güzel:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder