18 Temmuz 2010 Pazar

İstanbul İçin Cinayet Vakti

-İstanbul Hatırası Üzerine-

İstanbul Hatırası, Ahmet Ümit’in klasikleşmiş tarzını sevenler için biçilmiş kaftan. Polisiyeyi seviyorsanız hele ki Ahmet Ümit tarzına aşinaysanız hiç sıkılmadan hatta zaman zaman heyecanlanarak bile okuyorsunuz bu kitabı. Ahmet Ümit’in şöhreti kitaplardan taşıp dizilere kadar uzanan kahramanı Baş komiser Nevzat, bu kitapta da yardımcıları Zeynep ve Ali’yle beraber iş başında. Onlara müze yöneticilerinden holding patronlarına, İstanbul sevdalılarından gözü kara cemaatçilere kadar birçok karakter eşlik ediyor tabi ki.

Ülkemizde Türkçe kaleme alınan polisiyeler tabiri caizse hor görülüyor. Zaten çok fazla temsilcisi olmayan bu alanda verilen eserleri bir kısım okuyucu/eleştirmen, bırakın hor görmeyi yerine dibine bile geçiriyor. Ahmet Ümit de bu tarzın en popüler ismi olduğu için bu eleştirilerden en çok payı alan isimlerden biri. Eserleri; orijinal olmadığı, klişelerle ve tekrarla dolu olduğu, edebi değer taşımadığı şeklinde eleştiriler alıyor. Bunların bir kısmında haklılık payı tabi ki var. Ama bence atlanan bazı noktalar da var.



Romanlarındaki edebi değer, kurgu, tutarlılık, orijinallik gibi unsurlardan ziyade beni etkileyen Ahmet Ümit’in yaşadığımız coğrafyayla ilgili hikayeler anlatıyor olması. Edebiyat da diğer tüm sanat dalları gibi evrenseldir ve milliyetçiliğin dar kalıplarına dökülemez; lakin kendi ana dilinde kendi insanına dair bir şeyler okumanın hazzı da inkar edilemez.

İşte bu noktada Ahmet Ümit romanları giriyor devreye. Bir sürü klişeyle dolu ya da önceden tahmin edilebilir kurgularla inşa edilmiş kitaplar yazıyor belki de Ahmet Ümit. Ama bir şeyi daha yapıyor. Tüm bu heyecanlı atmosferi yaşadığımız ülkeyi/şehri mekan eyleyerek anlatıyor.

İstanbul Hatırası adlı romanı ele alalım örneğin. Bir polisiye eser olarak kurgu ve mantık tutarlılığı açısından ciddi arızalar içeriyor bazı bölümlerde. Ama bir polisiye romansever olarak ben bunları umursamıyorum bile. Çünkü kitap bana dahiyane bir kurgudan daha fazlasını vaat ediyor; yaşadığım şehrin sokaklarında dolaştırıyor beni, İstanbul’un tarihini öğretiyor bana. Ve ben kafamda sahne sahne filme alıyorum kitabı.



Ahmet Ümit kitaplarında benim çok önemsediğim bir diğer unsur ise yaşadığımız coğrafyayla ilgili tavrı. Bütün kitaplarında görebildiğimiz ortak bir tavır var: Anadolu bir kültürler beşiğidir, burada farklılıklarımızla güzeliz ve farklılıklarımızla zenginiz. Ahmet Ümit’in tüm kitaplarına sinmiş bu ruh halini seviyorum. Her kitabında bu kültürel zenginliği bize hissettiren cümleler kurdu, bunlarla ilgili hikayeler anlattı bize. Patasana’da, Kavim’de, Beyoğlu Rapsodisi ve diğerlerinde de bu hisleri uyandırmıştı okuyucusunda.

Ahmet Ümit politik geçmişi sayesinde memleket ve memleket insanının meseleleriyle de yakından ilgili. İstanbul üzerindeki rant ilişkilerinden, cemaatçilerle milliyetçi-laik cephe arasındaki gerginliklere kadar birçok güncel konuya değinmekten de geri durmamış romanında, dahası bunu bir romancı olarak kendine borç da biliyor Ahmet Ümit; zira memleket meseleleri konusundaki hassasiyet yine diğer romanlarında da görebileceğimiz belirleyici unsurlardan birisi. Kukla'da Susurluk'tan Patasana'da Ermeni Meselesinden bahsediyordu örneğin. Yazarın bu hassas tavrı romanlarındaki didaktik havayı görmezlikten gelmemiz için yetiyor da artıyor bile.

Ben İstanbul Hatırası adlı romanı beğendim. Özellikle de yukarıda saydığım nedenlerden ötürü. Kurgu ve mantık açısından bazı sıkıntılar var demiştim onları daha fazla açmayayım kitabı okumak isteyen birileri olabilir ve kitabın tüm heyecanını alt üst edebiliriz verdiğimiz bilgilerle. Zaten dediğim gibi beni çok da rahatsız etmiyor o tarz ufak tefek arızalar.

Sis ve Gece, Kukla, Beyoğlu Rapsodisi adlı romanları da yine İstanbul’da geçen hikayeler anlatıyordu bize ama İstanbul Hatırası daha farklı. İstanbul Hatırası’ nda bizzat İstanbul’ un kendisi özne konumunda. İstanbul’da yaşayanların özellikle okumalarını tavsiye ederim bu yüzden. İstanbul Hatırası basit bir cinayet romanından fazlasını vaat ediyor.

2 yorum:

  1. İstanbul Hatırası...
    Almakta kendimi zorladıgım bir kitap ... Gerçekten türk polisiye kitaplarına bir önyargı oluşmuş içimizde.. Bir de popüler kültür takıntısı...İnsanların yazarlara önem vermeyi bıraktıklarını yeni cıkan ,tavsiye edilen ,ilk onlardaki kitapları okuduklarını görüyorum hep...Ondandır bu kitabı alıp okumaya baslamaktaki zorlugum...
    Bu celişkinin içinde okumaya baslayınca daha ilk sayfalarda bana düştügüm yanılgıyı gösterdi.. Elime alınca bırakamadım dogrusu ... İstanbul'u yeniden keşfetmemi sagladı..Polisiyeden öte bir tarih kitabı...

    YanıtlaSil
  2. Okuduğum ilk Ahmet Ümit kitabı. Henüz bitirmedim ama şu ana kadar çok keyifli olduğunu söyleyebilirim.

    YanıtlaSil