28 Kasım 2010 Pazar

Haydarpaşa’yı Yanarken Görmek

Haydarpaşa’dan yükselen duman hepimizin içine çöktü bugün, hepimizi boğdu. Zira sıradan bir yapı değildir Haydarpaşa Garı, bir semboldür o. İstanbul’un, Kadıköy’ün, bazen kavuşmanın bazen hasretin, Yeşilçam’ın, emeğin, estetiğin sembolüdür o. Öyle ya da böyle herkese bir şeyler hissettirir.

Benim içinse pek çok şeydir Haydarpaşa Garı. Daha on sekizime bile basmamışken bu şehre üniversite okumak için geldiğimde, İstanbul’da beni ilk karşılayan oydu. O tarihten bu yana yolculuklarımın, seferlerimin büyük bir çoğunluğunda hep o vardı. Onun sayesinde minnet etmemiştim otobüslerin soğuk, sıkıcı dünyasına. Memleketten dönüşlerde beni karşılayan oydu. 1 Mart tezkeresini durdurmak için giderken de arkamızdaydı dimdik. Onun o meşhur tarihi merdivenlerinde izlemiştim Nazım’ın “Memleketimden İnsan Manzaraları”nı. Ve o zaman daha iyi kavramıştım, onun sadece bir yapıdan ibaret olmadığını. İçinde binlerce hayat ve hikaye barındırdığını.



Bu yüzden, onu yanarken görmek tarifi zor, sancılı bir tecrübeydi benim için. Bu yüzdendir ki bilgisayar ekranından haberleri takip ederken şu üstteki fotoğrafı görünce gözlerimden yaşların süzülmesini engelleyemedim. Haydarpaşa kül olursa bir daha trene binmeyeceğim dedim, isyan ettim kendimce. Benim gibi binlerce insan vardı biliyorum, o manzara karşısında ne yapacağını bilmemenin çaresizliğiyle öylece oturan ve Haydarpaşa’ya reva görülene ağız dolusu küfreden.

Kapitalizm bu; gölgesini satamayacağı ağacı bile keser. Haydarpaşa yangınının bir kaza olduğunu külahımıza anlatsınlar. Onların kirli oyunlarını ve niyetlerini gayet iyi tanıyoruz artık. Kapitalizm dünyanın her yerinde acımasızca ve kudurmuşça işliyor. Ancak bizim memlekette daha bir mide bulandırıyor. Her şey o kadar aleni bir şekilde ve insanların gözünün içine baka baka yapılıyor ki insan insanlığından utanıyor bunca adice, basitçe-sözüm ona-kurnazlıkların karşısında. Kurnaz oldukları kadar cesurlar da. Çünkü biliyorlar ki bu halk unutuyor her şeyi. Modernleşmeyi daha fazla bina daha renkli alışveriş merkezleri ve daha fazla duble yoldan ibaret sandığımız sürece de devam edecekler. Tarihi yağmalamaya, yıkmaya, peşkeş çekmeye devam edecekler. Şansızlıkları şu ki yağmalanacak şey azaldıkça insanlar fark etmeye başlıyor elinden gidenleri. E normal, elimizde tek tük kalınca bir şeyler fark etmek daha kolay oluyor. Bir gün gelecek sadece zincirlerimiz kalacak elimizde kaybedeceğimiz, umarım o güne kadar dayanabilir Haydarpaşa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder