14 Mart 2012 Çarşamba

Dindar Nesiller Yetiştirmek

Başbakan dindar gençlik yetiştireceğiz dediği zaman toplumun pek çok kesiminden tepki aldı. Bizden de aldı :). (Bkz. Biz de tinerciyiz) Tepki verildi; çünkü insanlar gerim gerim gerilmiş durumda. Baskılar, tutuklamalar, sindirme ve yok sayma politikaları önceki dönemlere nazaran o kadar yoğun yaşandı ki kimsenin daha fazlasına tahammülü kalmadı. Baskılandığı ve korkutulduğu için kendini sokağa vurup avazı çıktığınca bağıramayan, hep içine atmak zorunda kalan insanların artık daha fazlasına tahammülü yok. O yüzden homurtular yükseldi, herkes kendince protesto etti bu açıklamaları.



Halbuki yeni değil dindar nesil yetiştirme mevzuu. Bu memlekette evvel eski bir dindar nesil yetiştirme telaşı vardı. Vardı lakin o bahsi geçen dindar kesim bu kadar palazlanmadığı için aman ne olacak canım deyip geçebiliyorduk. Bugün artık göz ardı edilemeyecek kadar büyükler ve güçlüler. Bu durum bizim gibileri tedirgin ediyor doğal olarak; çünkü dindar nesil dincilerin elinde çok tehlikeli bir silaha dönüşebiliyor. Örneği çok: Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da yaşananlar; Hizbullah vahşeti vs. Ki bunlar uç örnekler. En basitinden Anadolu’da bir kente gidin ramazan ayında oruç tutmuyorsanız başınız belada demektir. Dindar insanların dincilerin elinde nasıl yobazlaştığını görürsün oralarda.

Yukarıda bir iki sefer adını zikrettiğimiz iki kavram var. Birisi “dindar” birisi “dinci”. İkisi arasında çok fark var. Dindar, inandığı dinin gerekleri doğrultusunda yaşamaya çalışan insan olarak tanımlanabilir. Ama dinci öyle değil. Dinci, dini kendi menfaatleri doğrultusunda kullanan, dindar insanların duygularından ve inançlarından beslenen kişileri anlatıyor. Dinciler, dindar filan değildir; çünkü onlar din tüccarıdırlar, dini satarlar, kendi dünyevi iktidarlarını pekiştirebilmek ve güçlendirmek için Tanrı’yı kullanırlar.

Benim inanan insanlarla bir sorunum yok şahsen. Yalnız dini sömüren partiler, kurumlar, cemaatlerle sorunum var. Çünkü bunlar Allah’la kul arasına giren kurumlardır. Halbuki inanmak için bir aracıya ihtiyaç yoktur. Allah ile kul arasına bu tür kurumlar girdiğinde zaman içerisinde ister istemez şöyle bir denklem oluşmaktadır: Dini savunan(savunduğunu iddia eden) kurumlar da kutsallaştırılır. Parti, cemaat vs. bir şey istediği ya da talep ettiği zaman bu sanki artık dinin bir buyruğuymuş gibi algılanır ve toplum da bu yönde davranışlar göstermeye başlar. Ki bu davranışlar itaat etmek, biat etmek ve kabullenmektir. İşte bu yüzden de yöneten sınıf her zaman dindar nesilleri sevmiş ve yetiştirme politikasını benimsemiştir.

Daha önce zikrettiğimiz noktaya geldik. Bu sadece AKP ile sınırlı bir şey değil. Halktan yana politikalar izlemeyen bütün iktidarlar dindar nesil yetiştirme niyetinde ve gayretinde olmuştur her zaman. Din derslerini zorunlu yapan, yüzlerce kuran kursu ve imam hatip açan bir CHP gerçeği vardır örneğin yakın tarihimizde. Sadece ülkemizde değil dünyada da örneklerini görürüz bunun. Dini, çıkarlarına alet etmek insanoğlunun en eski ve en alçakça yöntemlerinden biridir.



Bilim ve Gelecek dergisi de Mart sayısında bu konuya eğilmiş ve bununla ilgili bir dosya hazırlamış. Okunması gereken değerli yazılar var içerisinde. Kendi alanında uzman kişiler tarafından kaleme alınmış bu yazıların her biri gayet ufuk açıcı. “Kim, nasıl, neden yetiştiriyor?” üst başlığıyla hazırladıkları “Dindar Nesiller” dosyasının içerisinde şu başlıklara yer vermişler:

“İmam-Hatip’lerden Işık Evleri’ne, Aydınlar Ocağı’ndan MTTB’ye…”
(Cumhuriyet tarihinin dindarlaşma sürecini merak edenler için..)
“Egemenler dindar mı dinci mi? İnsanlık dindarlaşarak mı ilerliyor?”
(Sermaye sınıfının dindar nesilleri nasıl kullandığıyla ilgili çarpıcı bir yazı..)
“Dindarlar daha mı ahlaklı? Bunca suçu ve ahlaksızlığı ateistler mi yaptı?”
(Dünyada yapılan araştırmalar ve bunlara ait somut verilerden yola çıkarak dünyayı çekilmez bir yer haline getirenlerin aslında dinsiz, imansız vb. insanlar olmadığını, vicdan sahibi ahlaklı bir insan olmak için dindar olmak da gerekmediğini anlatan mühim bir yazı.)
“Dinsel(İslamcı) düşüncede bilime yer var mı?”
(İslam bilginleri bilime ne kadar katkı sunabilmiştir bunu irdeleyen bir yazı..)

Mümkünse okuyunuz/okutunuz Bilim ve Gelecek'in bu sayısını...

3 yorum:

  1. CHP kuran kursu, İmam hatip felan mı açmış? Bir yanlışlık var burada, CHP zaten en az 40 50 senedir iktidara gelebilmiş bir parti değil, bunları yapanlar da diğer sağcı partiler değiller miydi?

    YanıtlaSil
  2. CHP'nin tek parti olduğu yıllar bahis konusu Sinancım.. Komünizm tehlikesine karşı o yıllarda baya baya yapmış bunu CHP Şemsettin Günaltay başbakanlığında.. Bir yerde diğerlerinin önünü bile açmış diyebiliriz..

    YanıtlaSil
  3. ATATÜRK ilke ve inkılaplarına “Yetmez ama EVET” diyen Kürt HDP'ye, “Eşhedü en lâ ilâhe … ” diyen Kürt ise AK PARTi'ye yönelmektedir. Binaenaleyh ATATÜRKÇÜLER, Sn.ERDOĞAN'ın “Dindar nesil yetiştirme” projesine, vatanın ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü adına “Yetmez ama EVET” demelidirler. Namaza, oruca biranönce başlasalar daha da iyi olacaktır.

    YanıtlaSil