23 Temmuz 2019 Salı
NE KASETTİ AMA 8 (Kazım Koyuncu Anısına)
(Seriye uzun süredir ara vermiştim. Şimdi benim için çok kıymetli ve anlamlı olan bir kasetle devam edeceğim.)
Şimdilerde artık bütün trendleri belirleyen şey internet ve sosyal medya. Eskiden böyle değildi. Dönemin gerçekten çok satanlarını-şişirilmişleri değil-görmek için muteber kitapçılara uğramanız, dönemin yükselişe geçen müziklerini dinlemek için İstiklal’de yürümeniz gerekirdi. İşte 2001 senesinin İstiklal’inde, bütün müzik marketler Kazım Koyuncu çalıyordu. İstiklal’in başından sonuna kadar size Kazım eşlik ediyordu o sene. Kazım’ın sesi ve müziği tabir-i caizse bir bomba gibi düşmüştü piyasaya.
Kazım Koyuncu, aslında yeni değildi müzik piyasasında. 90’ların başında önce Grup Dinmeyen ile sonrasında Türkiye’nin ilk ve tek Lazca rock grubu olan “Zuğaşi Berepe” ile ezber bozan işler yapmış, iyi müzikten anlayan insanlarda bir aşinalık oluşturmuştu. Toplama albüm olan “Salkım Söğüt” ile tanınırlığı artmıştı lakin ilk solo çalışması olan “Viya” gerçekten bir çığır açıyordu.
O zamana kadar Karadeniz müziği dendiğinde akla sadece Volkan Konak gelirdi. Çok kıymetli çalışmalarıyla bir Fuat Saka gerçeği vardı, ama etki alanı ve müziğinin alıcısı maalesef azdı. Karadeniz müziğinde ortalık İsmail Türüt gibi zevzek şarkıcılara kalmıştı. Onların da tek numarası şiveyle kötü türküler söylemekti. İşte böyle bir ortamda Kazım Koyuncu çıkageldi, o güzel sesiyle, sağlam duruşuyla ve sempatik tavırlarıyla hepimize gerçek Karadeniz müziğini sevdirdi. Ve oluşturduğu tarzla çok kısa zamanda bir yol açıcı oldu. Bugün onun bıraktığı yerden bayrağı devralıp şahane kaliteli müzikler üreten Karadenizli gruplar ve şarkıcılar var. Bunu Kazım’a borçluyuz, borçlular.
Gelelim biraz kasetten bahsetmeye. O ilk kasetten, yani “Viya!”dan bahsetmeye… Aslında Kazım Koyuncu’nun ikinci kaseti yani “Hayde” de “Ne Kasetti Ama” kapsamına rahatlıkla alınabilir ama ilk olduğu için biz “Viya!”ya bakalım. Viya’da 11 şarkı vardı ve bu şarkıların birkaçı hariç çoğunluğu anonim eserlerdi. Halk türküleriydi. Ve yedi şarkı Lazca, Megrelce, Hemşince ile söylenmişti. Bu bir ilkti Türkiye’de. Büyük yoğunluğu Lazca olan ilk kitlesel albüm. Bu kasette artık birer klasiğe dönüşmüş olan ve insanın yüreğini söken duygusal şarkıların(Didou Nana, Ou Nana, Gyuli Ckimi) yanı sıra insanı yerinden zıplatan müthiş dinamik şarkılar(Ka Tun Mita Xendasoç, Koçari, Niçaisi Birapa) bir aradaydı. Ve Kazım Koyuncu’nun o kadar kendine has ve büyüleyici bir sesi vardı ki kaseti size baştan sona soluksuz dinletiyordu.
Ah Kazım, dinmeyen sızım!
Maalesef Kazım Koyuncu’yu geç bulup erken kaybettik. Viya’dan iki sene sonra 2003’te Hayde’yi çıkardı. 2005’te ise sadece 33 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Sağlığında yapılan kayıtlardan oluşan 3.albümü “Dünyada Bir Yerdeyim” ise ancak o öldükten sonra 2006’da piyasaya sunuldu. O öldüğünde aileden birisini kaybetmiş gibi oturup ağlamıştım hiç unutmam. Hâlâ da hatırıma geldikçe gözlerim dolar istemsiz. O kadar içten biriydi ki hepimizin abisi, kardeşi gibiydi.
Viya’nın kapanış şarkısı olan “Ben”de şöyle diyordu:
“Babam, ben yıkıcıyım ama
Ama kendini bilmez değilim
Yaşamak istiyorum sadece
Kendi savaşlarım uğrunda.”
O; tıpkı bu şarkıda olduğu gibi kendi savaşları uğrunda yaşamak isteyen binlerce gence örnek oldu, ilham oldu ve o kısacık ömrüne büyük işler sığdırıp şahane bir gelenek ve tarz bırakarak gitti. Yaşasa kim bilir daha neler üretecekti.
İyi ki yaşadı, iyi ki her şeye rağmen şarkılar söyledi bu yeryüzünde.
Unutulmayacak.
Etiketler:
hayde,
karadeniz müziği,
kazım koyuncu,
lazca müzik,
viya,
zuğaşi berepe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder