Kitap okurken beynimin bir köşesi de filme çekmekle meşguldür hikâyeyi. Dostoyevski romanlarını filme çekerken her şey gri canlanır kafamda. Siyah-beyaz bile değil. İnsanın içine oturan, rahatsız eden puslu bir grilik. Çünkü derin ruh tahlilleriyle, adeta ete kemiğe bürünmüş kahramanlarıyla haddinden fazla gerçekçidir bu romanlar ve gerçekçiliği ölçeğinde de rahatsız edicidir. Bu gerçekçiliğin içinde-ruh haliniz benimki gibiyse-bütün renkler de tatsız bir gri tondan başka bir şey ifade etmez. Bu yüzden bazen kendimi bir Dostoyevski kahramanı gibi hissediyorum. Bir Dostoyevski kahramanı kadar bedbaht, bezgin, yenik…
Dostoyevski’nin bu kitabını da okuyun. Üzülün insancıklar için. Zaman zaman Yeşilçam senaryosu kadar dramatikleşen hikâye içerisinde kahrolun siz de…
12 Ağustos 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder