13 Mayıs 2020 Çarşamba
İZLEYEBİLDİM (Çorba Misali Sinema Yazısı)
Geçenlerde herkes sürekli izlenecek bir şeyler tavsiye edip durduğu için ne izleyeceğime bir türlü karar veremediğimi ve bu yüzden de hiçbir şey izleyemediğimi söylemiştim. Baktım olmuyor, amaaaan “adam sen de!” dedim ve şöyle saçma bir karar aldım. Mademki seçmekte zorlanıyorum, öneriler çoğalmadan işe girişmeliydim. Mesela bir yerde bir tavsiye mi gördüm başka bir tavsiye görmeden onu izlemeliydim. Zaten aman aman bir sinema izleyicisi olmadığıma göre böylesine ilkesiz, saçma sapan bir yol izlesem ne değişirdi ki?
Bu kararı cumartesi günü verdim. Arkadaşlarla olan whatsapp grubumuzda bir önceki akşam Zeki Demirkubuz’un “Bekleme Odası” ile “Dogtooth” adında bir Yunan yapımı konuşulmuştu. Ben de bu ikisinden başlayayım bari dedim. Bir yerden başlamak gerekiyordu.
Bekleme Odası üzerine laga luga yaparak başlayayım işe. Herkese hitap edecek bir film değil, öncelikle onu söyleyeyim. Uzun susmalı, az konuşmalı, olayın değil de durumların önemli olduğu filmleri seviyorsanız izleyin, aksi takdirde uzak durun. Feministseniz izlemeyin, hayata ve insan ilişkilerine karşı romantik yaklaşan bir insansanız yine izlemeyin. İnsanlardan umudunuzu kestiyseniz, “lan ne kadar da boktan ve boş bir hayat” yaşıyoruz diyorsanız, izleyin. Tam size göre. Ben Zeki Demirkubuz’un Masumiyet, Kader ve Yazgı filmlerini çok severim bu arada. Bu üçü de “Bekleme Odası” gibi insanın karanlık dünyasına ve kötülüğüne odaklanır ve çok iyi iş çıkarırlar. Lakin “Bekleme Odası”na bayıldığımı söyleyemem. Neyse işte, sanat sineması sevenler için birebir. İMDB puanı 6.5. Benim puanım da 6.5. İMDB’den daha mı iyi bileceğim ya! Şaka şaka, 6.5 ne ya. Çok düşük. O kadar da değil. Helalinden bir “6.8” veririm.
Gelelim “Dogtooth”a. (Dogtooth köpek dişi demek. Orijinal ismi de Kynodontas) Sinemaya aşığım, film olsun çamurdan olsun demiyorsanız, sanat filmlerine, üstelik bu işi semboller üzerinden yapan sinema filmlerine ölüp bitmiyorsanız izlemeyin. Hatta yakınından bile geçmeyin, yolda görürseniz yolunuzu filan değiştirin. O derece yani. Sert ve aşırı doğal bir film. Buradaki aşırı doğal tabirini çıplaklık, cinsellik gibi kavramların çok net bir şekilde yansıtılması anlamında kullanıyorum. Hanekeci sinema diyorlar buna. Amaaan izlemeyin işte kardeşim. Ne gerek var. İMDB puanı 7.3. Bir sinema filmi olarak baktığımda oyunculuklar, yönetmenlik, senaryo falan ben 7.5’tan aşağı vermezdim ama psikolojimi bozduğu için insanlık namına “3” veriyorum bu rahatsız filme.
Sonra da oturdum Kefernahum(Capernaum) izledim. Bir arkadaşım “Kefernahum”u önermişti. Geçen haftalarda TRT2’de çıkmıştı izleyememiştim. İnternetten bulup izledim. Göçmen hakları, sokakta yaşayan insanlar, açlık-sefalet içinde suça karışmış insanlar gibi konuları işleyen Lübnan yapımı bu film şahane bir film. Yönetmenin sokakta yaşarken bulup filminde oynattığı çocuk oyuncu Zain al Rafeea muhteşem bir oyunculuk sergiliyor. Gerçi bir yerde kendini oynuyor çocuk ama tek kelimeyle muhteşem. Zaten film de bir belgesel gerçekçiliğinde ve sertliğinde. Sulugöz bir insansanız; insanlığın sefaletine dair gerçekçi, sert filmler sizi rahatsız ediyorsa yine uzak durun. Sinema dediğin böyle olmalı, insanlığa dair bir söylemi olmalı ve bunu-dogtooth gibi mesela-bokuna çıkarmadan yapmalı diyorsanız tam size göre. Bu bol ödüllü filmin İMDB puanı 8.4, benim puanım ise “9.5”.
Hafta sonu izlediğim son film Cinayet Süsü oldu. Büyük hayal kırıklığına uğradım. Hem bu ekibin bir önceki filmleri olan "Ölümlü Dünya"yı seviyor olmam hem de izleyenlerin övgü dolu yorumları beklentimi artırmıştı. Ayı gibi gülmek motivasyonuyla ekran başına oturmama rağmen birkaç yer hariç gülemedim. Neden gülemedim? Gülemedim çünkü komik olma iddiasındaki sahneler çok uzundu, halbuki gülmece pat pat güldürüp geçmeli; yok arkadaş biz kara mizah yapıyoruz o yüzden o sahneleri öyle çektik diyorlarsa da kusura bakmasınlar ama Recep İvedik çeker gibi küfürlere sırtını dayayan mizah, kara mizah falan değildir. Tipler komik değildi, hele o Feyyaz Yiğit. Artık hep aynı şeyi oynadığı için bırakın komik olmayı itici bile olduğunu söyleyebiliriz. Halbuki filmdeki cinayet kurgusu ve cinayetin söylemi 10 numara. Yani buradan çok güzel bir polisiye/cinayet filmi çıkarmış. Bu kadar ucuza kaçmasalar kara mizah da çıkarmış ama çıkmamış. İMDB puanı 7, benim puanım "5.5".
Çorba gibi film yorumlarım bu kadar. Bir sonraki sinema köşemizde görüşmek üzere.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder